Markalaşmanın Yolu: #Finansal İstikrar, Demokrasi ve Hukuk Reformu
Ülkemizin müthiş bir girişimci ruha ve iyi eğitimli gençlere sahip olmasına rağmen bunu neden başaramıyoruz?
Çünkü #enflasyonun sürekli yüksek olduğu ülkelerde ilk öncelik #inovasyon ve markalaşmak değil, finansal karlılıktır. Enflasyon gelir adaletini bozduğu gibi , genç nüfusu umutsuzluğa düşürmektedir. Sürekli maksimum kâr etmeyi, güçlü kalmayı ve nakit dengesini korumayı amaçlayan kişi ve kurumlar, markalaşmaya vakit bütçe ayıramazlar ve bu kültürü oluşturamazlar.
İflas etmekle ayakta kalmak arasında gidip gelen, işini büyütmek ve kurmak için uygun faizli para bulamayan insanlardan dünya çapında bir marka oluşturmasını beklemek çok zordur.
Şunu çok iyi anlamalıyız: #Enflasyon sorununu çözemeyen bir Türkiye, dünyaca ünlü markalar çıkaramaz, genç yetişmiş iyi eğitimli iş gücünü başka ülkelere kaptırır. Kalkınamaz , gelir adaleti sağlayamaz ve küresel bir güç olamaz. Bu ülkede enflasyonu , yıllık %5 i geçmeyecek şekilde bir ekonomi reformu inşa etmeliyiz. Faizleri indirmek tek başına yeterli olmaz! Enflasyonu kalıcı olarak düşürmeliyiz.
Ancak bu finansal istikrarın sağlanması, yalnızca teknik bir mesele değildir. Kalıcı başarı için ülkeyi yönetenlerin reformist bir akılla düşünmesi, günü kurtarmaya çalışan #oportünist yaklaşımlardan kesinlikle kaçınması gerekir.
Zira yüksek katma değerli markalar çıkarmanın ve #küresel bir güç olmanın tek yolu, girişimcinin önünü açan, öngörülebilir ve güvenilir bir ekosistem yaratmaktan geçer. Bu ekosistemin temeli ise evrensel değerlere bağlı #demokrasi ve #hukukun üstünlüğüdür.
Bu temeller atılmadıkça, sadece kâr odaklı düşünen, kısa süreli ayakta kalabilen ve finansal kâr bağımlısı kurumların ötesine geçemeyiz. Güçlü markalar, ancak özgürlüğün, adaletin ve istikrarın güvence altına alındığı topraklarda filizlenebilir.#ekonomi






































