- İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, “Akademide Kadın” sempozyumuna ev sahipliği yaptı.
Akademisyenlik ve kadınlık kimliklerinin ağır ve çelişen sorumluluklarını eşzamanlı olarak yerine getirmeye çalışan kadın akademisyenlerin yaşadığı zorluklar, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde gerçekleşen sempozyumda ele alındı.
‘’Akademide Kadın” sempozyumu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın profesörü ve kürsü kurucusu Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, kadın çalışmaları üzerine yoğunlaşan Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Üyesi Prof. Dr. Yeşim Arat ve akademisyen kadınlar hakkında çalışmalar yapan İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Kadın akademisyenler, yaşam tecrübeleri ve akademik çalışmaları sonucu elde ettikleri öngörülerini katılımcılarla paylaştı.
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Prof. Dr. Aysu İnsel’in sempozyumun açılışını yaparken sevgi kavramının önemine vurgu yaptı ve sevgi kavramının içini doldurmadan kurulan ilişkilerin sorunlara gebe olduğunu belirtti. Prof. Dr. İnsel, kadının kendini korumak adına kafeslere kapattığını da sözlerine ekleyerek, ‘’ Kafesler içerisinde yaşamak kadın olarak farkında olmamız gereken çok önemli bir konu. Sormamız gereken çok da önemli bir konu var; biz miyiz kendimizi kafeslere hapseden yoksa birileri mi bizi kafese koyuyor? Bilinçli ve akademik hayatta yaşayan arkadaşlar ileri yaşlarda bu sorunun cevabını çok daha net görebiliyorlar. Bizi kafese koymak çok kolay değil’’ dedi.
Sempozyumda anılarını paylaşan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat konuşmasında, kadın erkek eşitliğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda temel unsurlardan biri olarak kabul edildiğini söyledi. Kendi, gençlik yıllarında yaşadığı zorlukları da paylaşan Prof. Dr. Unat, ‘’ Başta Mustafa Kemal Atatürk ve Arkadaşları olmak üzre Cumhuriyetin Kurucuları kadın erkek eşitliğini görünür bir hale getirmeye çalıştılar. Bu amaçla da çok çaba sarf edildi ve o yıllarda ayrıca bir fikir iklimi vardı. Bu fikir ikliminden pay alanlardan biri de benim. Bizleri en çok meşgul eden konu, bu memlekete nasıl bir fayda sağlayabileceğimizi düşünmekti’’ şeklinde konuştu.
Bir araştırmaya göre akademik hayatta aktif olarak çalışan kadın akademisyenin yüzde 47,5 gibi oldukça yüksek bir oranla Türkiye’de olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yeşim Arat: ‘’Kadınlar akademik hayatın içinde çok yüksek oranda varlar. Kadınların akademik hayatta var olabilmelerinin önemli bir sebebi de geleneksel kadın rolleriyle alakalı olabilir. Kadınların geleneksel anne ve eş rollerini akademik hayattaki esnek çalışma saatleriyle bağdaştırmaları daha kolay olabiliyor’’ ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Özge Hcıfazlıoğlu ise Türkiye'deki ve Amerika’daki kadın akademisyenler ile ilgi gerek sosyal hayat ve akademik hayat arasında, gerekse akademik liderlik ve araştırmacı kimlik üzerine yaptığı bir araştırmaya değinerek, ‘’İstanbul’da ve Arizona’da bulunan akademik kadın liderlerin denge ile ilgili hikayelerini incelemeye çalıştım. Hizmet etmek ve kişilerin hayatlarına bu bağlamda dokunmak onlar için çok önemli. Ancak her iki ülkede de ön plana çıkan, özel yaşam ve iş yaşamı arasındaki denge unsurunun önemi’’ dedi.