• Bir Ayet
  • Bir Hadis
  • Namaz Vakitleri
  • Hava Durumu
  • "Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir. Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır."(Mülk, 12-14)
  • "Her kim aşura gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(et-Tergîb ve'l-Terhİb 2/116)
  • için namaz vakitleri
    İmsak 05:44Güneş 07:09Öğle 12:55İkindi 15:59Akşam 18:31Yatsı 19:50
    • 20°C Kocaeli
    • 19°C İstanbul
    • 22°C Ankara
    • 19°C Rize
  • BIST: 8860.3 1.85
  • Altın: 2923.448 0.26
  • Dolar: 34.2561 -0.01
  • Euro: 37.4046 -0.07

'İslam Ve Modern Hukukta Yargıç Ahlakı' Anlatıldı

Şanlıurfa'da Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında “İslam ve modern hukukta yargıç” konusunu anlatan Harran Üniversitesi (HÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Çiğdem, “Yargıçlık ve adalet kurumunda bir bozulma, çözülme, çürüme, devle
İslam Ve Modern Hukukta Yargıç Ahlakı Anlatıldı

- Şanlıurfa'da Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında “İslam ve modern hukukta yargıç” konusunu anlatan Harran Üniversitesi (HÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Çiğdem, “Yargıçlık ve adalet kurumunda bir bozulma, çözülme, çürüme, devletin tüm kurumlarını yok edecek bir tehlikeyi karşımıza çıkarabilir” dedi.

HÜ İlahiyat Fakültesi ve Şanlıurfa İl Müftülüğü tarafından organize edilen 8. Kutlu Doğum Haftası Sempozyumu sürüyor. Şanlıurfa Belediyesi Şair Nabi Kültür Merkezi’nde Prof. Dr. Mustafa Ekinci’nin oturum başkanlığını yaptığı sempozyumda HÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Çigdem tarafından “İslam ve modern hukukta yargıç ahlakı” konusu anlatıldı.

Yargıç etiği ve ahlakı konusunun çok önemli olması sebebiyle bu konuyu seçtiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Çiğdem, “Adalet bir devletin temel ölçütlerinden birisidir. Siyaset zaman zaman sıkıntı yaşayabilir, başka kurumlar zaman zaman sıkıntı yaşayabilir ama yargıçlık ve adalet kurumunda bir bozulma, çözülme, çürüme, devletin tüm kurumlarını yok edecek bir tehlikeyi karşımıza çıkarabilir. Anarşiyi doğurabilir, terörü doğurabilir. Birçok sıkıntıya sebep olabilir. O nedenle, her kurum bozulsa da bir devletin göz bebeği olan, yargıçlık ve adalet sisteminin bozulmaması gerekir” dedi. "Adalet mülkün temelidir" sözünü de hatırlatan Çiğdem, buradaki mülkiyetin mülk ve devlet anlamında kullanıldığını ifade etti. Çiğdem, “Mülkü, malı da, devleti de elinizde bulunduruyorsanız, adil olunması gerekir. Her şey adalet üzerine kurulur” diye konuştu.

Mısır, Bangladeş gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde verilen ve adil olmayan kararlar ile ilgili örnekler de veren Çiğdem, batılı ve Avrupalı ülkelerin kendilerine adaletsizlik olduğunda dünyayı ayağa kaldırdığını ifade etti. Batılı ülkelerin kendilerinden olmayan ülkelerdeki adil olmayan kararlarda sessiz kaldığını söyleyen Çiğdem, “Bencil, egocu, tümcül yaklaşım anlamında dünyayı ayağa kaldıranlar, bu kadar idam olduğu halde basit, cılız, ‘keşke yapmasanız iyi olur, ama aslında yan cebime koy’ gibi sözlerle bunu geçiştirmeye çalışıyorlar. Ne yazık ki bunlar, toplumdaki bu ayrışmanın sıkıntının ciddi boyutlarına göz atmamızı gerektiriyor” dedi. Dünya genelinde adalet sorununun yaşanmasına rağmen adil olmayan kararlara İslam dünyasında daha sık karşılaşıldığına dikkat çeken Çiğdem, şöyle konuştu:

“Bu tür adil olmayan kararlar maalesef genelde İslam dünyasında yaşanan olaylar. İslam dünyasının gerçekten silkelenip, kendisine gelmesi, kendi temellerine, orijinine dönmesi gereklidir. Aksi takdirde ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Çünkü bizim ayetlerimiz, örneklerimiz yeterince var. Başka bir yere bakmamız da gerekmiyor. Birçoğu da zaten batıya bizden geçmiştir. Batının yaşam tarzının bir kısmı Endülüs Devleti yolu ile bizden geçmiştir. Bizden olanı bize satıyorlar. Ama ne yazık ki bizden olanı, başkasından aldığımızda ‘aa ne güzel’ diye bakıyoruz. Fakat bizim içimizde olan, kendimizden aldığımızı da, ‘ne kadar çirkin’ şeklinde değerlendirebiliyoruz.

YARGIÇ AHLAKI

Çiğdem, yargı ahlakı ve etiği denildiği zaman, yargıcın bir davadaki tüm süreçlerinde takip etmesi gereken ahlaki ve etik davranışların kastedildiğini kaydetti. İslam hukukunda da yargıçların ahlakının Kur’an-ı Kerim’de anlatıldığını belirten Çiğdem, şöyle devam etti:

“Kur’an-ı Kerim’de yargıçlık etiği ve ahlakı iki temel üzerinde kuruluyor. Birinci özellik, işin ehline verilmesidir. Eğer ehline vermezseniz, orada sıkıntı var demektir. Ehline verdikten sonra adaletle hükmetmesi gerekiyor. Eşitlik ve tarafsızlık, ön yargısız yaklaşım gibi ilkeler de Kur’an-ı Kerim’de bildiriliyor. Hatta size zulüm etseler de, ön yargılı davransalar da, siz onlara karşı adaletten ayrılamazsınız. Ayeti kerime bunu açıkça vurguluyor. Kararlarınızı adil vermelisin. Eğer böyle davranırsanız, tarihe altın harflerle yazılırsınız. Aksi takdirde ise tarihin çöplüğüne atılırsınız.”

“YARGIÇ YETKİSİNİ AŞMAMALI”

Çiğdem, yargıcın yetkisini aşmaması gerektiği konusunda da uyarılarda bulundu.

Kur’an-ı Kerim’de yetkisini aşacak yargıçlar için de uyarılar olduğunu kaydeden Çiğdem, "Yargıç yetkisini aşmamalıdır temel olarak. Ehliyet ve liyakat bunu gerektirir. Sınırlarınızı bilmeniz gerekiyor. Verilen o sınırlar içerisinde hareket etmek, adaleti gerçekleştirir. Aksi takdirde alanınıza girmeyen bir alan ile ilgili karar verirseniz, insanların vicdanı kabul etmez. Ayette, ‘Allah için gerçeklerin adil bir şekilde ortaya çıkmasına çalışın’ buyruluyor" diye konuştu

AVUKATLARA UYARI

Çiğdem, bugünkü hukuk sisteminde yasa boşluklarını kullanan ve yargıçları yanıltan avukatların da olabildiğini kaydetti. Çiğdem, “Bugünkü hukuk sisteminde, ‘hukuk sistemi avukatların sözlerine bağlıdır. Çatışmalarına bağlıdır. Bugün hukuk, kelime oyunlarıdır’ derler. Bu olmaması gerekir. Resulullah, kendi döneminde buna dikkat çekmiştir. Yani birilerinin ağzı laf yapar, becerir. Hukukun boşluklarından yararlanır, biri de yanıltır, ben de O’na ‘haktır’ diye bir karar veririm. Ama bilsin ki, cehennemden bir kor veririm O’na.Önemli olan gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Yoksa hakkın ters yüz edilmesi değildir. Avukatlara düşen de bu olması gerekir ki, ama ne yazık avukatlık sisteminde biraz işleyiş farklı çalışmaktadır” dedi.

HAKİMİN VASIFLARI

Çiğdem karar aşamasında bir hakimin sakin, dinç ve psikolojik durumunun iyi olması gibi vasıfları taşıması gerektiğini kaydetti. Çiğdem, hakimlerin taşıması gereken vasıflarla ilgili şöyle konuştu:

“Karar aşamasındaki en önemli konulardan biri hakimin sakin olması gerekir. Dinç olması, psikolojik durumunun yerinde olması gerekir. Örneğin evde kavga etmiş, mahkemeye gelmişse o gün karar veremez. Çünkü evdeki kavgası mahkemeye yansır. Kararları ‘hadi bitsin, hadi bitsin’ der, yanlış kararlara yol açabilir. Hakim; fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olmalıdır. Bu ilkeler aşağıya yukarı aynı şekilde ABD adalet sisteminde yerini almıştır. Hakim konulara hakim olacak. Alim, bilgili, olacak. Cahil olursa, hukuku bilmiyorsa, nasıl karar verebilir. Verir ama işte kamu vicdanını sızlatır. Fehim olması, anlayışlı, zeki olması gerekir. Müstakim, doğruyu görebilecek bir kabiliyetinin bulunması gerekir. Emin, güvenilir olmalı. Mekin, vakarlı, temkinli, ağırbaşlı, yetişmiş, kişiliği oturmuş olması gerekir. Metin, sağlam, kendisine güvenen bir kişinin olması gerekir. Modern hukuk, aşağı yukarı İslam hukukunun söylediği şeyleri özetlemiş ve birazdan maddeler halinde göstereceğimiz gibi yansıtmıştır.”

Çiğdem, hakimlerin gerekli vasıfları taşımaması durumunda ise davaların uzun yıllar sürdüğünü ve hatta zaman aşımından düştüğünü kaydetti. Kendisinin de benzer olaylara şahit olduğunu vurgulayan Çiğdem, “Ben bizzat bazı mahkemelerde buna şahit oldum. Hakim yoruluyor son davalara doğru. Ondan sonra da, ‘bunu da kapatalım, şunu da böyle yapalım’ diyor. Ondan sonra davalar temyize. Temyizde de uzun bir bürokrasi sisteminin süreceği, bazen 5 yıllık, 10 yıllık, 15 yıllık davaların olduğuna şahit oluyoruz. En büyük vicdani sıkıntı da davaların zaman aşımından düşürülmesidir. Bir haksızlık oluşmuş, kamu vicdanı ciddi anlamda yara almış. Daha sonra gerekli incelemeyi bürokratik sıkıntılardan dolayı yapmıyorsunuz. İşi uzatıyorsunuz, ondan sonra da dava düştü diyorsunuz. Bu kabul edilemez bir durumdur. Adaletin en tehlikeli noktalarından birisi, kamu vicdanını sızlatmasıdır” dedi.

BAĞIMSIZLIK İLKESİ

Çiğdem, adaletin temel ilkelerinden birinin bağımsızlık olduğunu kaydetti. Bağımsızlık ilkesini açıklayan Çiğdem, “Bağımsızlık, yargıcın siyasi organlarına karşı bağımsız, kendi kararlarına karşı bağımsız, diğer yargı organlarına karşı bağımsız olması demektir. Yani ‘üst mahkeme şöyle düşünür, böyle düşünür, beni görevden alırlar, beni sürerler’ gibi düşüncelerle hareket etmeniz, davanın yanlış sonuçlanmasına neden olabilecektir” diye konuştu.

Çiğdem, adaletin temel ilkeleri ile ilgili konuşmasına şöyle devam etti:

“Yanlış kararda ısrar etmemesi gerekir. Tarafsızlık, temel olarak ön yargısız olması gerekir. Siyasi, askeri, ideoloji, grup gibi hiçbir şekilde bir tarafta hareket edemez. Mümkün olduğu kadar ortada durması gerekir. Verdiğiniz kararlar, doğru ve tutarlı olmalıdır. Kararlar birbirleriyle çelişkili olmaması lazım.”

Günümüzdeki yargı sisteminde tutarsızlık ve çelişkili kararların alındığını belirten Çiğdem, “Bugünkü yargı sisteminde bunu sıklıkla görüyoruz. Bazen bakıyorsunuz aynı konudaki iki farklı davada, farklı kararlar çıkabiliyor. Ben bunu yaşadım. Bu nasıl olabiliyor. Mahkemelerin bu sorunları çözdükleri kanunlar aynı değil mi? Bu kadar bir tutarsızlığın yaşanmaması gerekir. Söz ve davranışları ile dürüst olması gerekir. Mümkün olduğunca eşit olması gerekir. Bunların en temelinde ehliyet ve liyakat vardır. Bugünkü hukuk sistemi de bunu benimsemiştir. Ehliyet ve liyakat olmadan bir kişiyi bir yere tayin ederseniz, işte orada tuz kokmaya başlayacaktır. Ciddi bir sıkıntı olacaktır. Sonuç olarak yargıçların bilgileri, almış olduğu eğitim ışığında, kendisine sunulan delilleri, dikkate alarak ve o delilleri, sanki sırat köprüsü üzerinde yürüyormuş gibi hassasça değerlendirip, hiçbir kişiden etkilenmeden, korkmadan kararını vermesidir. Gerçek adalet budur” dedi.

HÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Mustafa ise Arapça yaptığı konuşmasında “Hz. Peygamber gözüyle sahabiler arasındaki farklılıklar” konusunda bilgiler verdi. Sempozyumun son konuşmacısı Şanlıurfa İl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Ömer Sabuncu, “Mescid-i Nebevi örnekliğinde camilerin insan yetiştirmedeki rolü” konusunda konferans verdi.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 Milli Hakimiyet | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Haber Scripti: CM Bilişim