Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Diyelim ki, Özgecan’ın annesi, babası affederse affedebilir. Devlet Özgecan’ın katilini affetme yetkisine sahip değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda dördüncü kez muhtarlarla bir araya geldi. 9 ilden gelen 424 muhtara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’yle ilgili açıklamalarda bulundu.
Tüm günlerin kadınlar günü olduğunu, 8 Mart’ı sadece kuvvetli bir hatırlatma, meseleyi gündeme getirme vesilesi olarak gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen buluşmaya katıldığını anımsattı.
Bu toplantıda kadına şiddete karşı kamuoyunda duyarlılık oluşturmayı hedefleyen bir spot film gösterildiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu filmin internette ve televizyonlarda yayımlandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın yanı sıra birçok ünlü sanatçının da yer aldığı spot film salonda bulunan ekranlara yansıtıldı.
Bu sıra salonda bulunan muhtarlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ayakta alkışlayarak ‘Türkiye seninle gurur duyuyor” diyerek alkışladı.
“GÖREN GÖZÜM, UZANAN ELİM, DUYAN KULAĞIM SİZLER OLUN”
“Biz sizlerle gurur duyuyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyoruz bu spot filmde, ‘Kadına şiddet insanlığa ihanettir.’ Kadın dediğiniz, erkek dediğiniz çocuk, yanlış, engelli dediğimiz herkes nihayetinde insandır. Neşet Ertaş, ‘kadın insan erkek insanoğlu’ diyor. O meşhur roman şarkısında nediyorlar, ‘o da Allah kuludur her kim olursa olsun.’ Gerçekten de karşımızdaki kadın diyerek, erkek diyerek şu etnik kökenden, şu mezhepten, şu bölgeden diyerek değil de insan olarak baktığımız pek çok meselenin kendiliğinden çözüm yoluna girdiğini görürüz. Allah hepimizi insan olarak eşrefi mahlukat olarak yaratmıştır yani yaradılmışların en şereflisi olarak yaratmıştır. Diğer tüm farklılıklar bunun gerisindedir. Bunun altındadır. Siz cinsiyet başta olmak üzere alttaki farklılıklardan herhangi birini en üste çıkardığınız da sorun başlıyor. Buna bizim ne inancımız, ne kültürümüz, ne tarihimiz cevaz veriyor. Bir bütünün iki yarısını oluşturan kadın ve erkekten herhangi birini çıkardığınız da diğer taraf yarım kalmaz tümden yok olur. Allah biz insanları işte böyle bir denge içinde yaratmıştır. Benim kadına şiddet başta olmak üzere kadın hakları konusundaki hassasiyetimin gerisinde işte böyle bir anlayış vardır. Cumhurbaşkanının mahallerimizdeki temsilcileri olarak gördüğüm sizlerden aynı hassasiyeti kesinlikle bekliyorum. Diyorum ki gören gözüm, uzanan elim, duyan kulağım sizler olun. Şimdi Cumhurbaşkanlığında bir birim inşallah oluşturuyorum. Bu birimdeki hanım kardeşlerim özellikle Türkiye genelinde kadına şiddetle ilgili gelecek bütün haberleri bizzat buradan takip edeceğiz. Bizzat buradan takip edeceğim ve böylece nerede ne oluyor anında inşallah müdahale etme fırsatını bulacağız” diye konuştu.
“DEVLET ÖZGECAN’IN KATİLİNİ AFFETME YETKİSİNE SAHİP DEĞİLDİR”
Bir muhtarın, “sayın Cumhurbaşkanım idam cezası getirilsin” demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Ah ah ben Uşak’ta 2006 yılındaki konuşmamda dedim ki, ‘Devletin bireysel suçları yani bir kişinin bir kişiyi öldürmesine karşı affetme yetkisi yoktur. Devlet kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Öbürünün affetme yetkisi mağdurundur, mazlumundur.’ Diyelim ki, Özgecan’ın annesi, babası affederse affedebilir. Devlet Özgecan’ın katilini affetme yetkisine sahip değildir. Bütün bunlara karşı biliyorsunuz ağırlaştırılmış müebbet hapis bunun tavanı o getirildi ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle bu süreç şuanda işliyor. Bu konuda artık sorun veya bu konuda artık sorumluluk yargınıdır. Yargı bu konuda adaletle karar vermek durumundadır ki o anne o baba ne yapsın hiç olmazsa kısmen biraz huzur bulur. Niye, ağırlaştırılmış müebbet hapistir diye. Mahallesinde şiddete uğrayan mağdur, mazlum durumuna düşen kadınların bulunduğu muhtarımız eğer bu sıkıntı kendi aile fertlerinden birinin başına gelmiş gibi hissedip gerekli mücadeleyi inanıyorum ki verecektir. Vermiyorsa işini iyi yapmıyor demektir. Allah’ın emanetine sahip çıkmayan, milletin emanetine sahip çıkamaz. Kadınlar Allah’ın tüm insanlığa bir emanetidir. Bu eşitliğin çok ötesinde bir değeri ifade ediyorum. Ben bunu söyledim diye bir kadın sivil toplum kuruluşunun başında olan bayan diyor ki, ‘Kadın emanetmiş’ diyor, nasıl bu söyleniyor diyor. Şu hale bak ya… Bu yüceltmedir. Bu kadının önemini ortaya koymadır ve insan emanetinin kıymetini bilmezse insan değildir. Emanet hıyanet ne ise odur. Ben muhtarlarımızdan bu konuda çok daha fazla hassasiyet bekliyorum.”
“ERKEKSEN PANTOLONUNLA DOLAŞ, NİYE ETEKLE?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İç Güvenlik Yasası’nın içerisinde bunların var olduğunu ve engellemelere rağmen bunun çıkacağının altını çizdi.
Muhalefetin bunun için zaman kaybettirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niye bize zaman kaybettiriyorsunuz. Biran önce parlamento görevini yapsın. Parlamentoda olanlar niye var bu kanunları çıkarmak için. Bunu yasal yönden engelleye biliyorsan engelle ama buna gücün yetmiyorsa müsaade ette söylediklerini söyledin ondan sonra bu işin oylaması yapılır bunlar çıkar, gelir. Zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor. Ama İç Güvenlik Yasası’nda düşünün, adam elinde Molotof kokteyliyle dolaşıyor. Bunlar bununla ne yaptılar bütün meydanları yaktılar, yıktılar. Esnaflarımızın dükkanlarını yaktılar yıktılar. Otobüslerimizi yaktılar, yıktılar. İstanbul’da bir Serap kızımızı Molotof kokteyliyle yaktılar, yıktılar. Bunları hep yaşadık. Şimdi havai fişekler eskiden eğlence için üretilen bu havai fişekler neye dönüştü artık can almaya dönüştü. Dolayısıyla demir bilye ile sapan… Biz sapanı eskiden biliyorsunuz çocuklukta farklı kullanırdık ama şimdi bunlar sapanı demir bilyeyle maalesef insan canı almada kullanıyor. Bunun suç olmasından rahatsız oluyorlar. Silah ne ise Molotof kokteyli de o, havai fişek, sapanda o. Bunların ceza miktarları arttı. Arttığından dolayı rahatsızlar. Bakınınız çok daha enteresan maske ile dolaşıyorlar. Niye maske ile dolaşıyorsun. Eğer terörist değilsen zaten maske takmana gerek yok. Niye maske, niye etek? Erkeksen pantolonunla dolaş, niye etekle? Yani orada da yine orada hanım kardeşlerimize saygısızlık var. Tanınmayalım diyor. Alttan etek, yüzüne maske ve bir kısmı parlamentoda aynı şekilde maskeyle oturuma katılıyor. Böyle bir şey olabilir mi ya nasıl bir milletvekilisiniz. Neymiş poşu takmış. Poşu öyle takılmaz, poşunun takılma şekli farklıdır. Bütün bunlarla yasal olmayan şeyleri meşrulaştırma gayretleri var, yazıktır. Bir taraftan çözüm diyeceğiz, bir taraftan özgürlükler diyeceğiz ama bu özgürlükleri konuşurken, söylerken başkalarının özgürlük alanına ne yapacağız müdahale edeceğiz, olmaz” dedi.
“BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZİM MİLLETİMİZİN YABANCISI DEĞİL”
Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiğini, yeni vizyonlar, yeni hedefler doğrultusunda büyüyen, güçlenen Türkiye’nin buna uygun bir yenilenmeye, yapılanmaya olan ihtiyacının her geçen gün daha iyi ortaya çıktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Türkiye’nin alışkanlıklarıyla, kurumlarıyla, kurallarıyla bu dönüşümü tamamlayacağını, hedeflerine ulaşamayacağını kaydetti.
Bunun için köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7 Haziran seçimlerini bunun için bir fırsat olduğuna inanıyorum. Ben Yeni Türkiye için yeni Anayasaya ve başkanlık sistemine ihtiyacımız olduğunu düşünüyor ve bunu her vesileyle ifade ediyorum. Başkanlık sistemi bizim milletimizin yabancısı değil” diye konuştu.
“ARTIK MEVCUT GÖMLEK BU VÜCUDA DAR GELİYOR”
“Artık mevcut gömlek bu vücuda dar geliyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Esasen Cumhuriyet kurulduğundan beri bu tartışma yapıla gelmiştir. Gazi Mustafa Kemal’den beri Özal, Demirel, Erbakan, Türkeş dahil hiç kimsenin bu değişimi gerçekleştirmeye ya zamanı ya gücü yetmemiştir. Biliyorsunuz halkın oyu ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanlığı için vazifeye talip olurken yeni Türkiye, yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi ihtiyacını meydanlarda açıkça ifade etmiştim. Milletim yüzde 52’lik desteği bana bu şartlarla verdi. Öyle mi? Bugün benim bu talebimi dile getirmem asla günlük siyasete müdahale etmek, herhangi bir partiye entegre olmam anlamına gelmiyor. Ülkemiz şartlarında böyle bir değişimi ancak 400 civarında milletvekiliyle iktidara gelen bir parti yapabilir. Ben bunu söylüyorum. Başkanlık sistemi benim şahsi bir arzum asla değildir. Nihayetinde bu sistemde seçilen kişinin görev süresi kaç defa seçile bileceği hepsi belli olacak. Benim bu konudaki ısrarım sebebi Türkiye’nin 2023 hedeflerine, 2053-2071 vizyonuna ancak bu şekilde ulaşılabileceğine inanıyor olmamdır. Küresel sistem çok ciddi bir değişim sürecinden geçerken Türkiye’nin mevcut mekanizmaları ile bu değişimi kendisi için fırsata dönüştüre bilmesi çok zor. Demokratik sistem içinde hızlı karar alabilme, hızlı uygulama mekanizmalarına ancak başkanlık sistemiyle sahip olabiliriz. Bunu bu 12 yıllık başbakanlık dönemimde yaşadım, gördüm. Yani damdan düştüm ve damdan düşerekte nerede bir sıkıntı var bunu bizzat yaşadım. Nerede eksik var bunu bizzat yaşadım. Bu konu sıradan bir teori olayı değildir. Teorinin pratikle, uygulamayla bütünleşme olayıdır. Bu konuşulmaz, bu yaşanır. Ben bunu aynı zamanda yaşadığım için anlatıyorum. Bugün G-7 ülkelerinin de G-20 ülkelerini de önemli bölümü başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Bu adamlar akılsız mı? Bunlar en ileri ülkeler. Bunlar niye başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Dünya çapında da başkanlık sistemi diğer tüm yönetim sistemlerinden daha yaygın daha içtenliği olan bir sistemdir. Başkanlık sisteminden diktatörlük anlayanlar, padişahlık, imparatorluk anlayanlar her şeyden önce kendi milletine güvenleri olmayanlardır. O zaman ABD’de şuanda diktatörlük mü var?”
Türkiye’de kimi zaman tankla, topla, kimi zaman postmodern yöntemlerle darbe yapanların olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hangisi orada uzun süre kalabildi?” diye sordu.
Muhtarlardan da başkanlık sistemi konusunda destek beklediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlardan bunu halka anlatmalarını istedi.