- Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin geçmişte olduğu gibi yine kriz vesilesi haline getirilmeye çalışıldığını söyledi. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nin sözde Ermeni soykırımıyla ilgili kararını da eleştiren Çelik, “Bu sadece bölgenin normalleşmesine olumsuz bir yaklaşım üretmek anlamına gelir” dedi.
Bakan Ömer Çelik, Tarabya Oteli'nde düzenlenen ‘Türk Konseyi Turizmden Sorumlu Bakanlar Birinci Toplantısı'na katıldı. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, sözde Ermeni soykırımına ilişkin ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde alınan kararı değerlendirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisine güvendiğini belirten Bakan Çelik, “Şu söylenmiştir: 'Eğer bu meseleler başka parlamentoların kararlarıyla bir siyaset gündemi haline getirilirse, bu bölgedeki normalleşmeye katkı sağlamaz.' Bu, meselenin doğru anlaşılmasına da katkı sağlanmaz. Bu sadece bölgenin normalleşmesine olumsuz bir yaklaşım üretmek anlamına gelir. Biz, 'arşivlerimizi açıyoruz' dedik. Bu konuda, bu arşivlerimizi açma konusunda herkes, taraflar ve üçüncü taraflar arşivlerini açsın, siyasetçilere ait olmayan kararları siyasetçiler vermesin, buna tarihçiler karar versin. Birinci duruşumuz budur. Bundan kaçınılıp da tarihçilerin karar vermesi gereken bir meseleye siyasetçiler karar vermeye başlarsa, bu bölgenin normalleşmesine katkı sağlamaz, meselenin doğru anlaşılmasına da katkı sağlamaz” dedi.
“Eğer Ermeni diasporası buradan Ermenistan'a bir katkı sağlanacağını düşünüyorsa, bu da hiçbir şekilde olumlu sonuç doğurmaz” diyen Bakan Ömer Çelik, şunları söyledi: “Niçin olayın tarafı bile olmayan parlamentolar bu konularda karar almaktadır? Bu kararlar vasıtasıyla zaten yürümesi gereken işlerin önünde bir takım duvarlar örülmesine sebep olmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olumsuz bir havanın doğmasına sebep olmaktadırlar. Biz burada bir özgüvenle hareket ediyoruz. Her milletin tarihinde tartışmalı olaylar vardır. Her milletin tarihinde bu tartışmalı olaylara karşı diğer parlamentolar kararlar almaya başlarsa o zaman dünya konuşulamaz ve meselelerin çözümlenemediği bir yer haline gelir. Biz bu şekildeki kararların hiçbir şekilde olumlu sonuç doğurmayacağını, bu şekildeki süreçlerin devam etmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Mesele bölgenin normalleşmesine katkıda bulunmaksa bu doğru bir yol değildir.”
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in, Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirmesiyle ilgili de konuşan Bakan Çelik, “Bende teyitli bir bilgi yok. Ancak şunu unutmamak gerekir ki; Türkiye bu son seçimlerden sonra da hem kısa vadede hem orta vadede hem uzun vadede istikrarlı bir ülke olduğunu, hem siyasi istikrarını koruduğunu, bu bağlamda ekonomik gelişmesini koruduğunu, dış politikasındaki istikrarını koruduğunu göstermektedir. Gerek siyasi olarak, gerek ekonomik olarak, gerek dış dünyayla ilişkileri bakımından çeşitli istikrarsızlıklar yaşayan ülkelerde zaman zaman not artışı olurken bu konulardaki istikrarlı ülkelerde zaman zaman farklı yaklaşımlar olabilmektedir. Herhangi bir karar alınıp alınmadığını bilmiyorum ama bu seçimlerden sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının normal bir şekilde karar aldığında, Türkiye'nin notunu yükseltmeleri gerekir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bir soruya da yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Gül göreve başlamadan önce cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, sistemi krize sokmanın bir manivelası olarak kullanıldığını söyleyen Çelik, “Birileri yine cumhurbaşkanlığı sürecini geçmişte olduğu gibi yine kriz vesilesi, kriz zemini haline getirmeye çalışıyorlar. Muhalefet partileri 'kendi aralarında konuşarak cumhurbaşkanının kim olacağına karar verecekler' şeklinde konuşuyor. Seçimlerde çok net bir tablo ortaya çıkmıştır. Bundan sonrasında da yol haritasıyla ilgili AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın Başbakanımız, aralarında konuşacaklarını ifade ettiler. Onlar konuşana kadar bence, şu senaryo gerçekleşir, bu senaryo gerçekleşir diye kanaat belirtmek doğru değildir. Onlar konuştuktan sonra bu partinin yetkili kurullarına gelecektir. Ondan sonra da hepimiz görüşlerimizi söyleyeceğiz. Biz bu süreçte milli iradeye, milletin iradesine çok saygılıyız. Bütün bu süreç bahsettiğim mekanizmalar AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine dönük bir süreçtir. Bunun da bu mekanizmalarla belirlenmesi doğrudur. Ondan sonra hep beraber halkın huzuruna gideceğiz. Halk cumhurbaşkanını kendisi seçecek ve ondan sonra nasıl yürüneceğine karar verecek. Temel mesele şudur; biz bugün istikrarı konuşuyoruz, 2023'ü gören bir Türkiye'yi konuşuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin geçmişte olduğu gibi Türkiye'nin önünü görmesine engel teşkil edecek bir vesayet mekanizması haline getirilmesine müsaade etmeyiz" dedi.
