CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu’nun birinci sıra adaylık teklifini teşekkür ederek kabul etmediğini belirterek, “Taban siyasetinin işlemesini çok önemsiyorum. Onun kurbanları olacaksa olsun kardeşim” dedi.
CHP Eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Atatürk Parkın’da bir restoranda gazetecilerle bir araya geldi. Antalya’da milletvekilliğine 96 aday adayı olduğunu aktaran Baykal, ön seçimin parti için gerekli olduğunun ortaya çıktığı dönem olduğunu hatırlatarak, bu kararın ise son kurultayda alındığını kaydetti.
Bu düzenlemenin uygulanır mı uygulanmaz mı diye kaygıların olduğuna dikkati çeken Baykal, “Türkiye siyasetinde de ön seçim uzun zamandan beri gündemden düşmüştü. Geçmişte CHP ön seçim zaman zaman yapardı. Antalya’da 1999 yılında ön seçim yapmıştık. Diğer partilerde de gerçek bir ön seçim söz konusu olmadı. Çeşitli nedenleri olabilir. Biz parti olarak bundan rahatsız olduk. Bunun uygun olmadığını bir süreden beri oluşturduk ve son kurultayda bu konuda tüzüğümüzü düzenledik. Herkes olur mu olmaz mı diye yine kuşku ile bakıyordu. Genel Merkez gerçek anlamda, 51 ilde ön seçim uygulanmasını kararlaştırdı. Bu yeni ve önemli bir deneyimdir. Bulunduğumuz dönemde böyle bir uygulamanın parti için yararlı olacağını düşünüyorum. Bu kanaatimi süreç içinde ifade ettim” diye konuştu.
PARTİ, ÖRGÜT VE TABANA "HEPİMİZİN KIBLESİ” BENZETMESİ
Baykal, şöyle devam etti: “Bunun çeşitli nedenleri var. Siyaseti böyle tesadüflere, kişisel ilişkilere ya da bireysel takdirlere bırakmak, tümüyle bırakmak, yaşadığımızı deneyim gösteriyor ki sıkıntı doğuruyor. Siyasetin bir ana belirleyicisi bir ana temeli olacak. O da; tabanın, örgütün, parti üyelerinin temel tercihi olmalıdır. Demokraside ana kural budur. Tabana duyarlı, tabanı yansıtan, anlayan tabanın duyarlılıklarının farkında olan bir kadroların oluşması gerekir. Ama bizim yaşadığımız köklü değişimler birbiri ardından kurultayların yapılması, yönetim kadrolarındaki ani değişiklikler, parti yönetiminde tabanın sesini yansıtan ağırlıklı bir duyarlılığını ortaya çıkmasına fırsat vermedi. Çoğu iyi niyetle değerli, çeşitli alanlarda başarılı, bu çok yaralı olur diye düşünülen ve gerçekten nitelikli insanlardan oluşan parti meclisi çatısı ortaya çıktı. Parti meclisi yapısı, partinin parlamentosunu belirleme yetkisine sahipti. O yetkiyi kullandı. Ama kullanırken kendisinin yaşamadığı, bir temel duyarlılık kaybolmaya başladı. Halbuki buna ihtiyaç var. Bu hepimizin kıblesi. Parti, örgüt, taban bunlar önemli.”
“BOŞLUKTA SİYASET YAPTIK”
Parti örgüt ve tabanın kaybolmasıyla birlikte boşlukta siyaset yapar hale geldiklerini kaydeden Baykal, “Birbiriyle kişisel ilişkileriyle siyaseti şekillendirir gibi bir duruma düştük. Bunu böyle değerlendirdim. Ön seçim bize istikamet versin. Partiyi yöneten arkadaşlar belli ölçüde hiç olmazsa tamamı değilse de ‘Taban ne düşünüyor, örgüt ne yapıyor’ bu duyarlılıkları bilen insanlara ihtiyaç var, diye düşünerek bu anlayışı ifade etmeye çalıştım” dedi.
"KENDİMİZİ TARTALIM"
Antalya için özellikle ön seçim istediğini işaret eden Baykal, “Mutlaka biz seçimi örgütünün, temsilcisi konumundaki üyelerin tümünün herhangi bir şüphe söz konusu olmadan yargıç gözetiminde oy kullanarak yapacağı bir ön seçimle belirlensin de nerede duracağımızı ilettim. Örgüt olarak yöneticiler olarak bilelim. Kendimizi tartalım. Falana yakınlık, filana yakınlık, onun anlayışı elinde güç var. Bırakın bunları. Bırakın siyaset bu değil mi. Bırakın örgüt belirlesin. Böyle olursa Antalya siyaseti kendine gelebilir. Yapay çekişmelerin, sürtüşmelerin etkisinden sıyrılabilir. Ne yapacağımızı biliriz. Neye bakacağımızı biliriz. Gerçek hiyerarşisi ortaya çıksın Antalya siyasetinde. Buna ihtiyaç var. Söylentiyle ya da güç gösterileriyle, arkamda şu var, önümde bu var, sözleriyle siyaset yapmanın artık geride kalması lazım. Antalya siyaseti gerçeğe dayanması lazım. Gerçek nedir, üyedir. Üyede yanlış varsa onu da düzeltelim. Ama orayı esas alalım ve ona göre yola çıkalım. Bu yararlı olur ve buna ihtiyaç var diye düşündüm. Ve bu konuda ısrarlı oldum” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NDAN 1. SIRA TEKLİFİ
CHP’nin Antalya’da başarısını umut ederek ön seçimi önerdiğini aktaran Baykal, “Bir diğer kendi bakımdan da gerçekle yüzleşmek istedim. Bize nasıl bakıyorlar. Hepimize nasıl bakıyorlar. Bir takım böyle tartışmalarla, söylentilerle siyaset yapılmasından hoşlanmıyorum. Benim hakkımda alacağı karar başımla beraber. Bundan hiçbir şikayet söylemem mümkün olmaz. Bunu içime sindirdim. Ve bunu yaşayalım diye düşündüm. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, daha önceki söylemimle lütufkar değerlendirmesine teşekkür etim. ’Antalya’dan sizi birinci sıradan koyalım’ Bu şeye gerek yok. Benim örnek olmam lazım. Bunun böyle olması lazım, buna inanıyorum. Ben de ön seçime girerim. Memnuniyetle sonucu içime sindiriyorum. Hiç mesele değil. BU anlayışımı Genel Başkan uygun gördü. Ve Antalya için bir ön seçim kararı alındı" dedi.
3.SIRA KONTENJAN ADAYI
Kılıçdaroğlu’nun Antalya için bir kontenjan adayı noktasında düşüncesini aldığını hatırlatan Baykal, “O konuda tereddütsüz değerlendirmemi yaptım. Tereddüt değerlendirmemi yaptım. Olabilir, bu benim genel mantığımı sarsan bir olay değil. Genel Merkezin böyle bir takdir yetkisi vardı. Uygun gördüğü birisini önerebilir. ‘Çok iyi, uygun değerli bir insan olduğunu söyledim’. Bütün süreç ondan sonra başladı. Çetin Osman Budak’la Genel Başkanın konuşması bundan sonradır. Bu şekillenme, benim mutlu olduğum şekillenmedir. Ön seçimin yapılması Antalya’da Genel Merkezin uygun gördüğü takdir ettiği bir kontenjan, olmasa daha da iyi olur. Genel Merkezin kontenjan kullanma hakkına saygı gösteririm. O kontenjanın Çetin Osman Budak, olmasının uygun olduğu düşüncemi başlangıçta belirttim. Bu tablo ortaya çıktı. 3. Sırada Çetin Osman Budak kontenjan adayı olacaktır. Diğer söylentilerin önemi yok. Bu çerçevenin uygun, doğru olduğu kanısındayım. Bunun Antalya ve Türkiye siyasetine, CHP’ye bu yaklaşımın yarar getireceğini umut ediyorum. Bu bizim başka şartlardan oy alacağımızdan daha fazla oy alacağımıza sağlayacağına inanıyorum. Ön seçim partinin gücünü arttırır. Antalya’da ön seçimle iyi oy alırız. Her seçimin kendisine göre şartları vardır” dedi.
" YARGIÇ GÖZETİMİNDE"
Bir gazetecinin "39 bin üyeyle ilgili korsan söylemlerinde nasıl sağlıklı ön seçim olabilir?" şeklindeki sorusuna Baykal, “Bunun ciddi tehdit teşkil etmesi ne zaman olur. Korsan dediğiniz üyelerin adına birilerin oy kullanması halinde sorun olur. Yani 39 bin üye yokta, bu üye var mı yok mu. Yerine biri oy kullanırsa ne olur. Ben yargıçla oy kullanılacağını söyledim. Bu ihtimale karşı. Kamunun görevlileri kimlik kontrolü ile oyunu kullandıracak. Ondan sonra bitti. Korsan yok, hayalet o. 40 bin üyenin kaçı burada ve oy kullanacak. Kimsenin cebinde kimsenin oyu yok” diye konuştu.
"TEMİZLİK HAREKATI YOK"
Baykal, partisine ön seçim olursa aday olacağını söylediğini aktararak, “Benin in seçimle aday olacağım biliniyordu. Bana bir tuzak değil. Ben ön seçim olursa seçime gireceğimi söyledim. Bana, ‘Bırak uğraşma sen geç şuraya falan denildi.’ ‘ Ben istemiyorum, teşekkür ederim’ dedim. Bu bana yönelik bir tuzak değil. Bunu anlatmaya çalıştım. Kimsenin siyasette deneyim yaşamış birinin ‘Bana kontenjan verin’ diye bir hakkı yoktur. Ben kendimde bu hakkı görmüyorum. Kimsede görmesi için bir neden yoktur. İhtiyaçlar, parti yararına bazen olabilir. Partiye destek olacaksa kontenjan Genel Merkezin kararıdır.Kötü niyetle bakmayın. Bunlar doğru değil, bir temizlik harekatı yok” şeklinde konuştu.
“TEKLİFİ TEŞEKKÜRLE KARŞILADIM”
"Ön seçim karı olmasa siyasetten çekilir miydiniz?" sorusuna Baykal, “Olmayan durumlar için konuşmayalım. Ben ön seçimi çok önemsedim. Ön seçimi talep ettim. Bana ön seçim dışında yapılan teklifi teşekkürle karşıladım” diye cevap verdi.
TABAN AĞIRLIĞINI HİSSETTİRMEYE BAŞLADI
Ön seçimin parti için yaralı olmaya başladığını gördüğünü işaret eden Baykal, “Olumlu ve yararlı sonuç ortaya çıkmaya başladı. Neden böyleyim. Antalya’da yığınla dedikodu vardı. 96 adayın şuana kadar tümünün, partinin başarısına yardımcı olacak sorumluluk duygusu içinde kampanya yapıyor. Delege ve üye ayarlama çabasının ötesinde bir vaziyet görüyorum. İşin olması gerektiği gibi partiye güç katan çalışmalar yapılıyor. Hiçbir aday adayı birbirini karalamıyor. Taban ağırlığını hissettirmeye başladı. Siyaset bu. Taban devreye girince dedikodu kapıdan dışarı çıktı. Bu önemli bir kazanım” şeklinde konuştu.
BAYKAL’IN LİSTESİ YOK
Baykal şöyle devam etti: “Bu seçime girerken ben, Antalya’da hiçbir anahtar ya da kilit liste yapmayacağım. Böyle bir düşüncem ve anlayışım yok. Ben hayatımda hiç böyle bir şey yapmadım. Üyelerimiz bana oy verirse onur duyarım mutluluk duyarım. Takdir onlarındır. Ama sen bana oy vermekle kalamazsın şuna da buna da oy vereceksin diye bir hakkı kendimde görmüyorum. Talimatlarla falanı alın, filanı alın deme hakkım yok. Bunların hepsi boş laflardır. Yetki bendeyse herkes liste yaptığımı bilir. 1999’da yapmadım.Bu seçimde bilinsin Deniz Baykal’ın listesi diye bir şey olmayacak. Taban orada. Buradaki yetkili merci üyelerimizdir. Onu yaptırtmaya kalkamam, talimat da veremem. Seçime gidiyoruz, Osman Kaptan aday adayı değil. Benim yakınımda her zaman Arif Bulut var. Listem olsa Osman Kaptan olur diye düşünülür. Benim sevdiğim herkesin aday olması gerekir diye bir şey yok. Parti tabanının hazırlayacağı listeye saygı duyuyorum. Bunun içinde bende yerimi alıyorum.”
“ÖN SEÇİM KURBANI OLACAKSAM HELAL OLSUN”
İlçe başkanlarının düzenlediği tanıtım toplantılarında sıfırdan başladığını söylediğini aktaran Baykal, “Ben ön seçimi tercih ettim. Sil baştan elbette her şeye yeniden başlıyoruz. Her seçimde bir risk var. Olmaması mümkün mü? Ben bilmiyor muyum. Yenilmeyi içime sindiriyorum. Buraya geleceğim, böyle kararları almak budur. Siyasete saygım bu. Ben bunu bilerek bakıyorum. Çünkü siyasete saygı duyuyorum. Kendi yenilip yenilmememin ötesinde, gerçek siyasetin işlemesinin, doğru siyasetin işlemesinin, sırtını iktidar odaklarına dayamış kamu kaynakları ile iş çevirme siyasetinin değil, o taban siyasetinin işlemesini çok önemsiyorum. Onun kurbanları olacaksa olsun kardeşim. Ben de o kurbanların arasındaysam helal olsun. Bunu çok önemsiyorum. Ön seçim sıradan bir yöntem tercihi değil. Yanlış prensipler oturtuldu ve çok yanlış yapıldı ve bedelini ödedik.Ödeyeceksek de doğru prensibi işletemediğimizi için ödeyelim. Başımla beraber o zaman belki işletmeyi öğreniriz zaman içinde. Bu benim keyfime göre değil” dedi.