Projelendirilmesinin ve inşaatının her aşamasını adım adım heyecanla izledik. "Bitti bitiyor, yılbaşında açılacak" derken 2015'in 21 Mart'ında 'kedi yolu' adı verilen sistemi taşıyan halatın ayaktaki bağlantı yerinden kopması herkesin yüreği ağzına getirdi. Olaydan üç gün sonra, kendisini sorumlu tutan Japon mühendis Kishi Ryoichi'nin bunu onuruna yediremeyerek maket bıçağı ile bir nevi harakiri yaparak canına kıyması, hem hepimizi derinden üzdü.
"Önemli değil, yine de zamanında bitecek yılbaşında açılacak" açıklamalarına karşın, iktidar rüzgarına teslim olmamış aklıselim medyanın "Kaza nedeniyle açılış en az üç-dört ay gecikir" diye yazması homurdanmalarla karşılansa da, normalden dolu dolu tam 6 ay sonra, 30 Haziran'da açtık.
BAYRAM BİTTİ AKLIMIZ BAŞIMIZA GELDİ
Açılış tam anlamıyla bayram havasında geçti. Bayram süresince geçiş bedava olunca, her bedava gibi baldan tatlı geldi, akın akın üzerinden geçtik. Öyle geçtik ki, ailece, çoluk çocuk, teyze hala, dayı yeğen araçlara doluştuk, hatıra fotoğrafı çekeceğiz diye trafiği bile tıkadık. Dünya bile şaştı kaldı. Ne büyük bir olaydı, ne büyük mutluluktu böyle bir köprüye sahip olmak. Ne güzel, İzmit Körfezi'ni dolaşmaktansa 5 dakikada karşıya geçiveriyorduk. Her şey buraya kadar peri masalı kadar güzel..
Tabi bedava bitti, aklımız başımıza geliverdi. Otomobil ve benzer tonajlı aracın geçiş ücreti, tercihli yol hariç 90 TL. Şimdilerde çok tartışılıyor, bu tartışmanın ardı arkası kesilecek gibi de görünmüyor.
MAĞAZA VE KAFETERYALAR BOŞ
Osmangazi Köprüsü'nden söz ediyoruz tabi ki. Muhalefet milletvekillerinin, özellikle Haydar Akar'ın sık sık gündeme getirdiği şu Osmangazi Köprüsü'nden normal günlerde ne kadar araç geçiyor, o bölgeye ne kazandırdı bir inceleyelim dedik.
Köprünün Dilovası tarafına da bilindiği gibi ünlü markalar mağaza, lokanta ve kafeteryalarını açtı. Köprü bedava iken oldukça ilgi gören bu mağaza ve kafeteryalar şimdilerde neredeyse bomboş. Çalışanlara, “Nasıl, iş oluyor mu?” diye sorulduğunda, gülümseyerek “Ağabey az önce boşaldı” diyorlar. Belli ki tembihlenmişler.
“SERVİS ARACINI GÖRÜNCE KAÇIYORUM”
Oraya birlikte gittiğim Dilovası sakini bir dostum anlattı. İşletmeci firma, yeterli araç geçişi olmaması ve çoğunluğunun buraya uğramaması nedeniyle Dilovası’ndan köprü girişine müşteri servisi koymuş. Bakın bu olayı nasıl anlatıyor:
“Dilovası sakinlerinin çoğunluğu zaten asgari ücretle, 50 lira yövmiye ile çalışan insanlar. Biz de servis bedava olunca bindik gittik. Bir iki gidiş sonrası kredi kartları limiti doldu. Bir kahve en ucuz 8, en pahalısı 14 lira. Çay fiyatı 4 liradan başlıyor. Birkaç kişi gittin, hesabı sen ödeyeceksin, battın.. Doğruyu söyleyeyim, ben bu servisi görünce artık arkamı dönüp kaçıyorum”
1 MİLYAR DOLARLIK MÜTHİŞ MANZARA
Aslına bakarsanız, manzara müthiş. Köprüye en yakın olan noktadaki yiyecek içecek servisi yapılan marka işletmede en öne içi maviye boyanmış nefis bir havuz da yapılmış. Oraya oturup baktın mı, fıskiyelerin dalgalandırdığı havuzun suyu göz yanılmasıyla sanki İzmit Körfezi ile birleşiyor. Göz hizasında da, yapılan tespitlere göre bunu yapan ve 20 yıl işletecek olan konsorsiyumun tam tamına 1 milyar ABD doları harcadığı söylenen köprü manzarası. Bizim paramızla 3 milyar küsur lira, eski paramızda da 3 trilyon bilmem kaç milyar liralık manzara. Fotoğrafları çektiğimiz, gözlemlerimizi yaptığımız geçtiğimiz Çarşamba günü şok olduk. Hatta, cep telefonu kameramızla tespit için ne azı ne fazlası var tam 5 dakika çekim yaptık kaç araç geçiyor diye. Bu durumu fotoğraflarken, "Köprünün altından gelip geçen gemi sayısı, üzerindeki araç sayısından fazla" demek içimizden geçmedi değil.
GEÇEN ARAÇLARI SAYMAYA KALKSANIZ CANINIZ SIKILIR
Evet, Osmangazi Köprüsü'nde ne yazık ki "Bedava"dan ve "Soranlara ayıp olmasın, havamız olsun bir defa da biz geçelim" diyenlerden sonra durum budur. Bırakın günde 40 bin, 30 bin, 20 bin aracı, bu fiyatlarla 10 bin araç geçse öpüp başlarına koysunlar. Geçen araçları saymaya çalışsanız, inanın araç geçecek diye beklemekten canınız sıkılır.
GÖLCÜK YOLUNA BİR BAKIN ANLARSINIZ
Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim.. Tam 4 ay geçmiş. Durum ve hesap ortada. Masrafı karşılamadığından, ilk zamanlar boydan boya yakılan tüm ışıkları bile söndürüldü. Madem bu köprü, İzmit kent içi geçişi ve Yalova Bursa yolu olan E 130 trafiğinin yükünü hafifletmek içindi. Bir köprüden geçen araç sayısına, bir de D-100'ü kullanıp İzmit'in içinden veya TEM'den geçip Gölcük Yolu'na girerek Yalova istikametine giden araç trafiğine bakın. Yolcu Otobüsleri, otomobiller, diğer özel veya ticari araçlar özellikle Gölcük geçişinde üst üste. 2-3 kilometrelik ilçe geçişi adım başı trafik ışıklarının da etkisiyle yoğunluktan bazen yarım saati aşıyor.
ESNAF GİBİ DÜŞÜNÜLSE DİYORUM
Diyeceğimiz o ki; şu köprü geçiş fiyatını bir kez daha gözden geçirin. Türk Lirası madem kale gibi sağlam, otomobillerde 20-30 liradan başlayan bir rakamla tonaja göre bu sınırdan hareket ederek yeni fiyat belirleyemez misiniz? Bu gibi durumlarda bizim esnafımızın dediği gibi "Sürümden kazanıyoruz" uygulaması, biraz da esnaf gibi düşünmek kime zarar ettirir ki? Görün o zaman hem köprü trafiğini, hem oraya büyük umutlarla yatırım yapan işletmelerdeki hareketliliği..